Bilim insanları bu mikrop kolonisindeki dengesizliği, depresyondan, endişe bozuklukları, otizm, şizofreni, obsessif kompulsif bozukluk, sosyal endişe ve nevrotikliğe(duygusal dengesizlik) kadar çok geniş aralıktaki psikiyatrik bozukluklarla ilişkilendirmekte.
Son zamanlarda medikal araştırmacılar, bu hastalıkları tedavi için, bağırsak mikrobiyomlarını kullanmanın yollarını araştırmaya yönelmekte.
Mount Sinai’deki New York City Icahn Tıp Okulu’ndan bilim insanlarının yaptıkları yeni bir araştırma, eLife dergisinde bu çarşamba yayınladı. Bu araştırma, hastanın bağırsak bakterilerini değiştirerek, onun psikiyatrik durumunun engellenmesine yardım edebildiği gibi, insan bedenindeki miyelinlere saldıran bazı hastalıkları da tedavi edebildiğini göstermekte.
Miyelin, elektrik uyarım gönderen hücrelerin hızını artıran aksonların etrafındaki sinir hücrelerine koruyucu tabaka oluşturur. Miyelin kılıfında hasar oluştuğu zaman, mental rahatsızlıkların nörolojik ve davranışsal işaretleri açığa çıkarak, nöral iletişim bozulur.
Araştırmada depresyona sahip olan farelerden bağırsak bakterileri alınarak, sağlıklı farelere enjekte edilir ve sağlıklı farenin beynindeki miyelin kılıflarında değişiklikler olduğu ve depresyonun bir özelliği olan sosyal kaçınma (social avoidance) haline büründükleri gözlemlenir.
“İnsan ve bakteriler arasında simbiyotik bir ilişki vardır.” Dr. Timothy Lu
Araştımacılar, tespitlerinin multipl sikleroz (MS) tedavisine bir potansiyel oluşturduğunun da altını çizmekte. MS hastalığı, miyelin kılıfının zarar görmesinden dolayı ortaya çıkan bir otoimmun rahatsızlıktır ve MS hastaları arasında depresyon da oldukça yaygındır. Araştırmacılar, hastanın bağırsaklarındaki bakterilerin değiştirilerek, onlardaki miyelin kılıflarının işlevselliğini geliştirip,depresif semptomları azatabileceklerini dile getirmekteler.
Bu araştırmayı yapan ve araştırmanın yazısını da yazan tıp okulunda nörobilim, genetik ve nöroloji bölümlerinde profesör olan Dr. Patrizia Casaccia şunları söylemekte:“Bu araştırma,bağırsak metobolitlerinin farenin genetik yapısına bakmaksızın miyelin içeriğini etkileyebildiğini göstermektedir. Biz bu metobolitlerin gelecekteki potansiyel tedaviler için kullanılabileceğini umud ediyoruz.”
Bu mikrobiyom araştırmaları içn heyecan verici bir süreç. MIT Üniversitesi’nden bilim insanları, “sentetik biyotik (enflamasyon/iltihabı tespit etme ve anti-enflamasyon molekülleri yaratmak gibi bağırsakta belirli bazı aksiyonlar sergilemek için programlanmış mikroplar. Örneğin; probiyotikler. Bu yaşayan bakteriler hap şeklinde kullanılabilinir.)”ler yaratmak için bağırsak bakterilerini hackliyorlar.
MIT’de biyoloji mühendisi ve sentetik biyotiklerin de öncülüğünü yapan Dr. Timothy Lu The Huffington Post’a verdiği demeçte şöyle diyor: “Bu bakteriler için bizler bir nevi yürüyen bir depoyuz. Ve insan ve bakteriler arasında simbiyotik bir ilişki mevcut.”
Çeviren: AylinER
http://www.huffingtonpost.com/entry/gut-bacteria-depression-study_us_5718d7a2e4b024dae4f121b4
Kaynak: okyanusum.com