Getting your Trinity Audio player ready...
|
King’s College London araştırmacıları, düşük çinko alımının gastrointestinal sistem sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi ve bu durumun, dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri gibi çinko eksikliği yaşayan kesimlerde önemli sonuçlar doğurabileceğini ortaya koydu.
Nature Communications dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, iltihaplı bağırsak hastalığı (IBD) gibi çeşitli bağırsak sorunlarının önlenmesi ve tedavisinde, kritik bir mikro besin olan çinko ile bağırsaktaki bir sensör protein arasındaki bağlantıyı aydınlattı.
Moleküler Ekotoksikoloji Profesörü Christer Hogstrand, uluslararası bir ekibe liderlik ederek insan kök hücreleri ve farelerden “mini bağırsaklar” oluşturdu. Araştırmada, çinko ile “Aril Hidrokarbon Reseptörü” (AHR) adlı sensörün rolü incelendi; bu sensör, vücudun bağırsaktaki besinlere, ilaçlara ve toksinlere verdiği tepkilerde önemli bir görev üstleniyor. Çinko ve brokoli gibi turpgil sebzelerden elde edilen AHR’yi aktive eden kimyasallarla beslenen farelerde IBD semptomları neredeyse tamamen ortadan kalktı. Öte yandan, çinko eksikliği içeren bir diyetle beslenen fareler, AHR aktivasyonundan herhangi bir yarar sağlamadı.
Guts UK tarafından desteklenen bu çalışma, dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinde çinko eksikliği bulunduğunu ve bu oranın, bitkisel gıdaların baskın olduğu ve çinko emiliminin düşük olduğu ülkelerde daha yüksek olduğunu vurguluyor. Bu bulgu, özellikle turpgil sebzelerde bolca bulunan AHR aktivatörleri ile çinko takviyesi yoluyla IBD yönetiminde yeni yaklaşımlar sunuyor.
Çinko açısından en zengin kaynaklar et ve deniz ürünleri olsa da, küresel yoksulluk, sürdürülebilirlik sorunları ve hayvan refahı endişeleri nedeniyle dünya nüfusu giderek hayvan bazlı diyetlerden uzaklaşıp bitki temelli beslenmeye yöneliyor. Bu nedenle, bu hayati mikro besinin yetersiz alımını önlemek için yeterli çinko sağlanması şart.
Profesör Christer Hogstrand şöyle diyor: “Bağırsakların temel işlevlerinden biri, bakteriler, mantarlar, virüsler ve diğer zararlı ajanlara karşı bariyer oluşturmaktır. Bağırsağın iç katmanı, ‘sıkı bağlantılar’ ile mühürlenmiş ince bir hücre tabakası içerir. Bu bağlantılar bazen gevşeyebilir, bağırsak geçirgen hale gelerek ‘sızdıran bağırsak’ veya IBD’yi tetikleyebilir. Bunu engellemek için diyetimizdeki belirli maddeler AHR’ye bağlanır; AHR ise hücrelerin sıkı bağlantılarını güçlendirerek ve bağışıklık sistemiyle etkileşim kurarak bağırsağı sağlıklı tutar ve iltihap ile IBD’ye karşı korur. Yeni araştırmamız, AHR’nin bunu temel mineral çinkonun hücrelere girişini sağlayarak gerçekleştirdiğini ve bunun da sıkı bağlantıların sızdırmazlığını artırdığını gösteriyor.”
IBD’nin iki ana türü vardır: Crohn hastalığı ve ülseratif kolit. Bu rahatsızlıklar, sindirim sisteminin iç yüzeyinin iltihaplanıp şişmesiyle ortaya çıkar ve karın ağrısı, ishal ile kanama gibi belirtilere yol açar. Sızdıran bağırsak ise sindirim sistemi hasar gördüğünde bağırsağın zararlı maddelere karşı koruyuculuğunu kaybetmesiyle oluşur; bu da iltihaplanma, diğer organlarda hasar ve çeşitli hastalıklara zemin hazırlar.
Araştırmacılar, bu bulguların etkinliğini doğrulamak için insan odaklı klinik çalışmalar planlıyor.
Kaynak: https://www.kcl.ac.uk/news/zinc-has-a-key-role-in-inflammatory-bowel-disease-and-leaky-gut