Acıbadem sağlık grubu bünyesinde,dünya standartlarında hizmet veren Crohn ve kolit merkezi bulunmaktadır. Crohn Hastalığı ve ülseratif kolit mide-bağırsak kanalının kronik, tekrarlayıcı hastalıklarıdır ve genel olarak inflamatuar bağırsak hastalıkları olarak adlandırılırlar. İlk tarif edenlerden biri olan Dr.Bernard Burill Crohn tarafından, sanayileşmiş toplumun bir yan-ürünü olarak tanımlanan bu hastalıkların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıklıkları, son yıllarda önemli artış göstermektedir.
Crohn ve Ülseratif Kolit hastalarına multidispliner ve bilimsel bir yaklaşımla, konusunda uzman gastroenterolog, radyolog, patolog, cerrah ve hemşirelerden oluşan bir ekiple ayaktan ve yatarak tanı ve tedavi imkanı sunmaktayız. Bu özellikleri ile, merkezimiz ülkemizde ilk kurulan multidisipliner, spesifik Crohn ve Kolit merkezi olma özelliğine de sahiptir.
Merkezimizde inflamatuar bağırsak hastalığı tanısı, deneyimli ekibimiz tarafından en son teknolojik yöntemlerle konulmaktadır. Bugün dünyada uygulanan her türlü medikal ve cerrahi tedavi seçeneği eşzamanlı olarak hastalarımıza sunulmaktadır. Merkezimize başvuran hastalar gerekli görüldüğü ve uygun bulunduğu takdirde uluslararası çalışma protokollerine de katılabilmektedirler.
Crohn hastalığı nedir?
Crohn Hastalığı sindirim kanalının iltihaplanma ve ülserler ( yaralar) ile karekterize kronik bir hastalığıdır. Ağızdan anüse kadar barsağın herhangi bir yerini tutabilirse de en sık ince barsağın son bölümü ve kalın barsakta hastalığa neden olmaktadır. Uzun süreli, müzmin ancak tedavisi mümkün bir hastalıktır. Kimi yönleri ile Crohn hastalığına benzeyen ancak yalnızca kalın barsakta tutulum yapan ülseratif kolit ile birlikte inflamatuar barsak hastalıklarının önemli bir kısmını oluştururlar.
Crohn hastalığı kimlerde görülür?
Hastalık yüksek sosyoekonomik gruplarda ve kentsel bölgelerde yaşayanlarda daha sık olarak görülür. Anne-babadan çocuğa direkt geçiş olmamakla birlikte İflamatuar barsak hastalığı (Crohn Hastalığı ve ülseratif kolit) olanların akrabalarında bu hastalıklardan birinin görülebilme sıklığı % 5 ile % 20 arasında değişmektedir.
Crohn hastalığı neden olur?
Crohn hastalığının nedeni bugün için hala bilinememektedir.Genetik olarak hastalığa yatkın bireylerde bilinmeyen çevresel veya mikrobik bir faktörün gastrointestinal kanalda anormal bir iltihabi yanıtı tetiklediği düşünülmektedir. Sigara içmenin romatizmal ilaç ve aspirin kullanımının, hormonal değişiklerin ve enfeksiyonların Crohn hastalığının alevlenmesine neden oldukları iyi bilinmektedir.
Crohn hastalığının belirtileri nelerdir?
1. Karın ağrısı,
2. İshal ( Kimi zaman kanlı olabilir),
3. İştahsızlık, kilo kaybı,
4. Halsizlik yorgunluk,
5. İştahsızlık ve kilo kaybı,
6. Kansızlık, solukluk,
7. Zaman zaman ateş, üşüme titreme,
8. Bazı hastalarda Bulantı, kusma ve şişkinlik hatta barsak tıkanmaları ve kabızlık,
9. Kimi hastalarda ağızda yaralar, gözde kızarıklık ve yanma eklemlerde ağrı, ciltte döküntüler ve karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluklar,
10. Hastaların bir kısmında barsaklar ile diğer organlar, cilt veya makat arasında kanalların açılması (fistüller) ve buralardan akıntların gelmesi ve makatta şişlikler ve yaraların olması,
11. Dönem dönem barsaklarda tıkanmalarla birlikte karın ağrısı ve kabızlık atakları.
Crohn Hastalığı Tanısı Nasıl Konulur?
Hastalığın tanısı, hastalığın öyküsü, fizik muayene, labarotuar bulguları ve ince ve kalın barsakların görüntüleme yöntemleri yardımı ile konululabilir. Dışkı ve kanın laboratuarda değerlendirilmesi önemlidir.Kalın barsaklar ve ince barsağın son bölümü kolonoskopi adı verilen optik ve fleksibil bir aletle ayrıntılı olarak görüntülenebilir. Mide- barsak kanalı biopsi alınmasına duyarlı olmadığı için hasta hiç bir şey hissetmeden hasta bölgelerden parça alınabilir. Alınan parçaların patolojik açıdan mikroskop ile değerlendirilmesi hastalığın tanınmasını sağlar. Ayrıca ince barsağın radyolojik tetkiki, karın bölgesinin bilgisayarlı tomografisi ve manyetik reznonansı da (MR) tanıya yardımcı olan tetkiklerdir. Hastalığın bütün bulguları aynı anda görülmeyebilir. Bazen gizli kansızlığa bağlı sadece halsizlik ve yorgunluk yakınmaları yada eklemlerde şişmeler ile başlayabilir. Bazı hastalarda hastalığın ilk başlangıcı apendisit semptomlarına benzer ve tanı apendisit düşünülerek yapılan cerrahi sırasında konulur.
Crohn hastalığı nasıl tedavi edilir?
Crohn hastalığını tedavisi hastalığın şiddetine ve hastalığın tutulum yerine (ince barsak, kalın barsak, makat vb.) göre belirlenir. Genellikle ağızdan alınan ilaçlar ve makattan verilen lavmanlar ) ile tedaviye başlanılır. Bu ilaçların yetersiz kaldığı veya hastalığın en başından şiddetli seyrettiği olgularda tedaviye ağızdan veya damar yolu ile kortikosteroid ilaçlar eklenmektedir. Son yıllarda kullanıma giren 2 ayda bir damar yolundan yapılan infliximab ve ciltaltına yapılan Adalumimab adlı ilaçlar Crohn hastalığının tedavisine önemli katkıda bulunmaktadır. Ayrıca son yıllarda yeni farklı biyolojik ajanlarda yavaş yavaş kullanıma girmeye başlamışlardır. Merkezimizde Uluslar arası çalışmalarda kullanılan yeni tedavi protokolleri de titiz bir şekilde uygulanmaktadır. İlaçla tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi tedavi gerekmektedir.
Crohn hastalığında diyet
Ülseratif kolit hastalarında olduğu gibi Crohn hastalarında da herhangi özel bir diyet uygulamasının faydalı olduğu yada her hangi bir gıdanın ülseratif kolitte zararlı olduğu bilimsel olarak gösterilememiştir. Toplumda (% 5-10) sıklığında görülen süt tahammülsüzlüğü (laktoz intoleransı) zaten var olan ishale katkıda bulunabilir. Bu durumlarda süt ve süt ürünlerinden uzak durulması veya marketlerde bulunan laktazlı sütlerin tüketilmesi önerilebilir. Aspirin ve romatizma ilaçları Crohn hastalığını alevlendirilebileceğinden bu ilaçların kullanımından kaçınılmalıdır. Genel olarak temiz ,dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi yeterlidir.
Ülseratif kolit nedir?
Kalın barsağın iç yüzeyini döşeyen tabakanın (kolon mukozası) iltibabıdır. Hastalık müzmindir (kronik) ve dönem dönem alevlenmeler gösterir. Crohn Hastalığı ile birlikte inflamatuar barsak hastalıkları adı verilen hastalık grubunu oluştururlar. Hastalığın neden olduğu bugün için bilinmemektedir.Gıdalarımızla mide-barsak kanalına giren maddeler viral yada mikrobiketkenlerden birinin yada birkaçının bu iltihabı başlatabileceği ileri sürülmekte ise de bu etkenin ne olduğu kesin olarak henüz belli değildir. Bu konuda yoğun araştırmalar devam etmektedir İnflamatuar barsak hastalıkları bulaşıcı değildirler, özel koruma yöntemleri gerekmemektedir. Anne-babadan çocuğa direkt geçiş olmamakla birlikte İnflamatuar barsak hastalığı (Crohn Hastalığı ve ülseratif kolit) olanların akrabalarında bu hastalıklardan birinin görülebilme sıklığı % 5 ile % 20 arasında değişmektedir.
Ülseratif kolitin belirtileri nelerdir?
1. Kanlı ishal,
2. Makattan kan ve sümüksü madde gelmesi,
3. Karın ağrısı,
4. Halsizlik yorgunluk,
5. İştahsızlık ve kilo kaybı,
6. Kansızlık, solukluk,
7. Bazı hastalarda, gözde kızarıklık ve yanma, eklemlerde ağrı, ciltte döküntüler ve karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluklar.
Ülseratif kolit tanısı nasıl konulur?
Ülseratif kolit tanısı Crohn hastalığında olduğu gibi öykü, fizik muayene, labarotuar bulguları ve kalın barsakların görüntüleme yöntemleri yardımı ile konululabilir. Dışkı ve kanın laboratuarda değerlendirilmesi önmelidir. Kalın barsaklar ve ince barsağın son bölümü kolonoskopi adı verilen optik ve bükülebilir bir aletle ayrıntılı olarak görüntülenebilir. Barsak kanalı biopsi alınmasına duyarlı olmadığı için hasta hiç bir şey hissetmeden hasta bölgelerden parça alınabilir. Bu parçaların patolojik ile değerlendirilmesi ile tanı konulmaktadır.
Ülseratif kolit nasıl tedavi edilir?
Nedeni tam bilinmeyen, kronik bir hastalık olmasına rağmen ülseratif kolit hastalığı günümüzde başarı ile tedavi edilebilmektedir. Tedavide sürekli doktor kontrolünde olmak esastır. Ülseratif kolit tedavisi hastalığın şiddetine ve etkilediği barsak alanına göre hekim tarafınndan planlanmalıdır. Genellikle ağızdan alınan haplar (Salozopryn EN tb, Salofalk tb, Asacol tb vb.) ve makattan verilen lavmanlar ile tedaviye başlanılır. Bu ilaçların yetersiz kaldığı yaa hastalığın en başından şiddetli seyrettiği olgularda tedaviye ağızdan veya damar yolu ile kortikosteroid ilaçlar eklenmektedir. Gereğinde ağır hastalar hastanede yatırılarak damar yolundan beslenmelidir. Kimi ağır kolitlerde tedaviye bağışıklığı baskılayan ilaçlar verilebilir. Bazı durumlarda ise hastalar ancak cerrahi yolla tedavi edilebilmektedirler. Kortikosteroid ilaçlarla tedavi süresi asla 3 ayı geçmemeli ve hastalar asla ilacı aniden kendileri kesmemelidir. Ülseratif kolitte hastalığa bağlı yakınmalar geçtikten sonra salofalk, asacol ve salozopyrin gibi ilaçlar ile idame teadvisine devam edilmesi önerilir.Kimi zaman kortikosteroid ilaçlara dirençli ya da bağımlı hastalarda immunomodülatör (immuran, 6-merkaptopurin) ilaçlar Ya da yeni biolojik tedaviler uygulanabilir. Bu sayade hastalığın tekrar alevlenmesi engellenebir. Hastalığın tümüyle ortadan kalkması kalın barsağın tamamının cerrahi (total kolektomi) olarak çıkarılması ile mümkün olmaktadır.
Ülseratif kolitte diyetin faydası var mı?
Ülseratif kolit hastalarında herhangi özel bir diyet uygulamasının faydalı olduğu yada her hangi bir gıdanın ülseratif kolitte zararlı olduğu bilimsel olarak gösterilememiştir. Toplumda (% 5-10) sıklığında görülen süt tahammülsüzlüğü (laktoz intoleransı) zaten var olan ishale katkıda bulunabilir. Bu durumlarda süt ve süt ürünlerinden uzak durulması veya marketlerde bulunan laktazlı sütlerin tüketilmesi önerilebilir. Aspirin ve romatizma ilaçları ülseratif koliti alevlendirilebileceğinden bu ilaçların kullanımından kaçınılmalıdır. Genel olarak temiz, dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi yeterlidir.
Ülseratif kolit kansere neden olur mu?
Ülseratif kolit varlığında hastalığın 9-10. yıllarından itibaren kalın barsak kanseri gelişim riski normal popülasyona göre artmıştır. Bu risk artışı hastalıkla geçen süreye ve ülseartif kolitin kalın barsağın ne kadar bir bölümünü etkilediğine bağlı olarak değişmektedir. Ancak ne iyi ki, ülseratif kolit hastalarında kalın barsak kanseri gelişiminden evvel kalın barsak yüzeyinde displazi adı verilen bir takım öncü değişiklikler olmaktadır ve bu değişiklikleri erken dönemde yapılan kolonoskopi ve biopsi ile saptanabilmektedir. İşte bu nedenden ötürü ülseratif koliti olan hastalar eğer tüm barsağı tutan hastalıkları var ise 9. yıldan sonra, sadece kalın barsağın sol tarafını tutan hastalıkları var ise 15. yıldan sonra yıllık tarama kolonoskopileri yaptırmalıdır. Öncü lezyonlar saptandığında kanser gelişmeden kalın barsağın cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmaktadır.
Ülseratif kolit hayatımı nasıl etkiler?
Yapılan çalışmalar ülseratif kolitli hastaların yaşam sürelerinin normal popülasyondan farkı olmadığını göstermiştir. Bir başka deyişle ülseratif kolit ömrü kısaltmamaktadır. Hastalar genellikle kontrollerini ve tedavilerini aksatmadıkları sürece normal hayatlarını sürdürebilirler. Ülseratif kolit hastalığı ve hastalıkta uygulanan tedavilerin çoğu anne-baba olmaya engel yaratmamaktadır. Sadece kadınlarda kalın barsağın tam çıkarılmasının (Total kolektomi ve Poş oluşturulması) gebe kalma şansını azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle doğurgan yaştaki kadınlarda cerrahi kararı alınmadan önce iyi düşünülmelidir.
Ülseratif Kolit Hastalığının Cerrahi Tedavisi nasıl yapılır?
Ülseratif kolit ve Familyal adenomatöz poliposiz hastalığı için günümüzde geçerli tedavi yöntemi kalın barsak ve rektumun tamamen çıkarılmasına dayanan ameliyattır (Total proktokolektomi). 1980 yılı başlarına kadar bu ameliyatın uygulanmasından sonra hastanın ince barsağının karnına bağlanması zorunlu oluyordu (ileostomi). Son yıllarda ince barsağın son kısmından rezervuar (depo) kapasitesi olan poş yapılmaya başlanıldı (İleal poş). Böylece hastanın normal yoldan tuvalet ihtiyacını yapması mümkün olmaktadır. Restoratif proktokolektomi ameliyatı uygun hastalarda Crohn hastaları, kronik konstipasyonu olan hastalar ve bazı kanser kanser hastalarında uygulanabilir. Laparoskopik yöntemle bu ameliyat yapılabilir, böylece çok daha az iz kalır ve böylesi büyük bir ameliyatın hasta üzerinde yarattığı kötü etkiler en aza indirilmiş olur.