Getting your Trinity Audio player ready...
|
İnflamatuvar bağırsak hastalıkları (IBD), yani ülseratif kolit ve Crohn hastalığı gibi rahatsızlıklar, Amerika Birleşik Devletleri’nde 3 milyondan fazla insanı etkileyen kronik sorunlar. Bu hastalıkların tedavisi ve yönetimi için heyecan verici yenilikler ufukta görünüyor. 2023 Crohn’s ve Kolit Kongresi’nde sunulan araştırmalar, giyilebilir cihazlar gibi Apple Watch’lar ve hiperbarik oksijen terapisi (HBOT) gibi yöntemlerin, hastaların hayatını nasıl iyileştirebileceğini ortaya koydu. Bu çalışmalar henüz hakemli bir dergide yayınlanmasa da, tıp uzmanları geleceğe umutla bakıyor.
Kongrede sunulan bir çalışma, giyilebilir cihazların IBD alevlenmelerini öngörmede nasıl rol oynayabileceğini inceledi. Araştırmacılar, Apple Watch gibi cihazların kalp atış hızı değişkenliği gibi sinir sistemi işaretlerini pasif ve sürekli olarak izleyebileceğini belirtiyor. Bu veriler, alevlenmeleri önceden tespit ederek, hastaların psikolojik durum geçişlerini veya enflamatuvar olayları (örneğin SARS-CoV-2 enfeksiyonu) belirleyebilir. Geleneksel yöntemler gibi semptom raporlaması, dışkı, kan testi, görüntüleme veya endoskopi gibi invaziv yaklaşımların aksine, bu teknoloji non-invaziv ve hasta odaklı bir yaklaşım sunuyor.
UCLA İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Merkezi’nde klinik araştırma direktörü Dr. Berkeley Limketkai, bu gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: “UCLA ve diğer kurumların verileri, stres ve kalp atış hızı değişkenliğinin artan hastalık aktivitesiyle ilişkili olduğunu göstermişti. Bu, alevlenmeleri erken tespit etmek için sürekli kalp atış monitörlerinin kullanılmasını mantıklı kılıyor. Hafif bir alevlenme erken aşamada kontrol altına alınması çok daha kolaydır.” Ancak Limketkai, cihazların gerçek pozitifleri (gerçek alevlenmeler) ile yanlış pozitifleri (örneğin irritabl bağırsak sendromu veya gıda intoleransı gibi IBD dışı nedenler) ayırt etmede zorlanabileceğini de ekliyor.
Öte yandan, bazı uzmanlar cihazların hassasiyeti konusunda şüpheli. MemorialCare Orange Coast Tıp Merkezi’nde gastroenterolog Dr. Ashkan Farhadi, “Bu araç, sağlık ve hastalık arasındaki ince değişiklikleri yakalayacak kadar hassas mı? Değişikliklerin var olduğunu biliyoruz, ama remisyon ve aktif hastalık arasındaki farkı ayırt edebilir mi? Emin değilim,” diyor.
Kongrenin bir diğer önemli sunumu, hiperbarik oksijen terapisi üzerineydi. Bu yöntem, basınçlı bir odada %100 oksijen vererek doku oksijen seviyelerini artırıyor ve enflamatuvar yolakları düzenliyor. Özellikle fistülleşen Crohn hastalığının refrakter vakalarında, HBOT’nin klinik yanıt oranı %87 olarak raporlandı ve yan etki oranı düşük kaldı. Crohn hastalarının %35-50’sinde görülen fistüller, bağırsak duvarlarında ülserler veya komşu organlarda enfeksiyonlar nedeniyle oluşuyor ve tedavisi zor olabiliyor.
Kansas Üniversitesi Tıp Merkezi’nde gastroenterolog Dr. Florence M. Hosseini-Aslinia, bu terapinin potansiyelini vurguluyor: “Daha sağlam verilerle desteklenirse, HBOT IBD rehberlerine girebilir. Sigorta şirketleri bu tedaviyi standart bakım olarak kabul ederse, yaygınlaşması umut verici olur.” Providence Saint John’s Sağlık Merkezi’nde gastroenterolog Dr. Rudolph Bedford ise, biyolojik tedavilerin fistülleşen Crohn için yardımcı olduğunu, ancak HBOT’nin ek veya temel bir terapi olarak faydalı olabileceğini belirtiyor: “Fistülleşen Crohn’la baş etmek her zaman zor oldu. Biyolojikler bizi kurtardı ama panzehir değil. Hiperbarik oksijen, tamamlayıcı olarak büyük yarar sağlayabilir.”
Bedford, genel olarak geleceğe dair iyimser: “Gelecek heyecan verici. Gelişmeleri takip etmek bile zorlaşıyor. Önümüzdeki on yılda bu hastalıkları bugünkü gibi tedavi etmeyeceğiz.”
Bu yenilikler, IBD yönetimini dönüştürebilir ve hastaların yaşam kalitesini yükseltebilir. Ancak uzmanlar, daha fazla araştırma ve klinik doğrulama gerektiğini vurguluyor. Tıp dünyası, bu teknolojilerin günlük pratiğe entegre olmasını sabırsızlıkla bekliyor.