Çözülen donmuş toprak Neandertal döneminden kalma mikropları serbest bırakıyor – halk sağlığı için risk ne kadar yüksek? Buyurun araştırmacıların yazdıklarına bakalım:
Küresel ısınma geleneksel olarak tropikal hastalıkların vektörlerinin Batı Avrupa gibi dünyanın ılıman bölgelerine göç etmesinden kaynaklanan yeni sağlık risklerinin ortaya çıkmasıyla ilişkilendiriliyordu. Ancak yakın zamanda, bir başka tehdidin de, donmuş toprakta bir milyon yıldır muhafaza edilen mikropların, Sibirya Arktik donmuş topraklarının (permafrost) çözülmesinin hızlanmasıyla serbest kalacağı kuzey bölgelerinden gelebileceği fark edildi.
Bu bilim kurgu senaryosu, 2015 yılında uluslararası bir araştırma ekibinin 30.000 yıl öncesine ait permafrosttan izole edilen birkaç virüsü yeniden diriltmeyi başarmasıyla daha gerçekçi hale geldi. Yapılan ek deneylerin ardından, tarih öncesi virüslerin önemli bir kısmının daha da uzun süreler boyunca bulaşıcı kalabileceği artık netlik kazanmıştır. Bu makale, bu virüslerin serbest bırakılmasının gelecek için oluşturabileceği risklerin gerçekliğini gözden geçirmektedir.
“Permafrost” nedir?
Ilıman bölgelerde yaşayanların çoğunun (birçok gazeteci de dahil olmak üzere) inancının aksine, Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyinde yer alan bölgeler sürekli olarak karla kaplı buzlu alanlar değildir. Örneğin, Yakutistan’a bağlı Saha Cumhuriyeti’nde 68. paralelin kuzeyinde Kolyma Nehri’nin ağzında yer alan ve popüler bir donmuş toprak araştırma alanı olan Duvanny Yar’da yıllık ortalama sıcaklık -10°C’yi geçmese de, Haziran’dan Eylül’e kadar sıfırın üzerinde seyretmekte ve zaman zaman 30°C’ye ulaşmaktadır. Bu nedenle her yaz, çeşitli faunadan (eklembacaklılar, solucanlar) oluşan önemli bir bitki örtüsünün yeniden büyümesine ve karmaşık bir mikrobiyal ekosistemin (protozoa, bakteriler, virüsler) çoğalmasına tanık olur.
Her kış dönüşünde, bu geçici canlı madde yüzey tabakası yavaşça ayrışır ve yeniden donar. Yüzlerce yıl boyunca birikmesi ve sıkışması sonucunda, yaz aylarında bile sıcaklığın bir daha asla 0°C’nin üzerine çıkmadığı bir derinlikte bir tür turba oluşur. “Permafrost” olarak adlandırılan bu kalıcı donmuş toprak, bu nedenle popüler medyada sıklıkla karıştırıldığı buzdan (yani donmuş sudan) çok farklıdır. Permafrostun kalınlığı iki bölge ile sınırlandırılmıştır. Yüzeyde (yaklaşık bir metre derinliğe kadar), “aktif katman” olarak adlandırılan ve sıcaklığı her yaz 0°C’nin üzerine çıkan bölge. Ve en altta (jeotermal gradyan (Dünya’nın iç ısısı) nedeniyle kuzeydoğu Sibirya’da 1.500 metreye kadar ulaşabilmektedir). Üst ve alt arasında permafrost sıcaklıkları nispeten sabit kalır (-15°C ile -5°C arasında).
Ilıman bölgelerdeki pek çok kişinin inancının aksine, Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyindeki bölgeler sürekli karla kaplı buzlu alanlar değildir
ÃalıÅmalar, bu jeolojik özelliÄin Kuzey Kutbu’nda son 400.000 yıldır istikrarlı olduÄunu ve bu durumun küresel ısınma baÄlamında artık tehdit altında olduÄunu göstermiÅtir. Sanayi öncesi döneme göre ortalama 1,5°C’lik bir sıcaklık artıÅının 21. yüzyılda aÅılacaÄı artık yaygın olarak kabul ediliyorsa, ılıman bölgelere göre iki ila üç kat daha hızlı ısındıÄı görülen Kuzey Kutbu’nda senaryo çok daha kötü olacaktır. Bunun halihazırda gözle görülür bir sonucu, artan derinliklerde yüzey permafrostunun yaz aylarında çözülmesi ve kıyı bölgelerinde veya nehirler boyunca permafrost kayalıklarının hızla erozyona uÄramasıdır. Bu da geç Pleistosen’den (yani son 100.000 yıl) kalanlar da dahil olmak üzere permafrost mikroplarının salınımını ve canlanmasını arttırmaktadır.
Permafrost Antik Mikroplar İçin Optimal Bir DoÄal Depodur
Permafrost, büyük ve çok çeÅitli mikroorganizma popülasyonunun (bakteri, maya, protozoa, vb.) etkisi altında çürüyen organik maddelerin zengin bir karıÅımı olan normal topraktan kaynaklanır. Bununla birlikte, aktif katmanın altında, serbest sıvı suyun varlıÄı sona erer ve tüm metabolik faaliyetler aÅamalı olarak durma noktasına gelir. Bu durum yerleÅik mikroorganizmaların bir kısmının geri dönüÅü olmayan ölümüne neden olsa da, diÄer birçoÄu “kriptobiyoz” adı verilen hareketsiz bir duruma girmeyi baÅarır ve sıcaklık tekrar 0°C’nin üzerine çıktıÄında hayata dönmeyi bekler. AnlaÅılan o ki, derin -dolayısıyla eski- permafrost, DNA’nın yanı sıra hücresel yapıların korunması için de ideal koÅullar sunuyor. SoÄuk, karanlık, anoksik ve nötrdür; yüzeydeki mikropları hızla yok eden ısı, UV ıÅıÄı, oksijen ve aÅırı pH’ın tam tersidir. Bir yoÄurdu permafrosta koyduÄunuzda 50.000 yıl sonra bile yenilebilir durumda kalabilir.
Hücresel mikroorganizmalar (bakteri veya protozoa) için geçerli olan ve kriptobiyoz durumuna geçtikten sonra deÄiÅmeden kalan bu durum, mikroskobik tohumlar gibi parçacıkları yaÅamlarını sürdürmek için herhangi bir metabolik faaliyete ihtiyaç duymayan virüsler için daha da geçerlidir. Dolayısıyla derin permafrost, içinde hapsoldukları donmuÅ toprak katmanları kadar eski mikroorganizmalar ve virüsler için kalıcı bir depodur – bir milyon yıla kadar. Bu süre, modern insanın (Homo sapiens) ve hatta kuzenimiz Homo neanderthalensis’in yaklaÅık 300.000 yıl önce ortaya çıktıÄına dair en erken tahmini büyük ölçüde aÅmaktadır. BaÅka bir deyiÅle, türümüz -dolayısıyla baÄıÅıklık sistemimiz- evrimi boyunca bu mikropların çoÄuyla hiç temas etmemiÅtir.
Ãok Sayıda ÃalıÅma Tarih Ãncesi Mikropların CanlandıÄını Kanıtlıyor
Arktik bölgelerin donmuÅ topraklarındaki mikrobiyal floranın araÅtırılması, medyanın son zamanlarda gösterdiÄi ilgiden çok daha önce baÅlamıÅtır. Sibirya permafrostunda bakterilerin varlıÄı 1912 yılında zaten biliniyordu. Daha 1944 yılında, bakterilerin permafrostta 1.000 yıl hayatta kalabildiÄi biliniyordu. ÃoÄunlukla Rus bilim insanları tarafından yürütülen bu araÅtırma, SoÄuk SavaÅ ve dilsel nedenlerden dolayı yirminci yüzyılın büyük bir bölümünde Batılı bilim insanları tarafından görmezden gelindi ve Sovyetler BirliÄi’nden çoÄu araÅtırmacı çalıÅmalarını yurtdıÅına daÄıtılmayan Rusça dergilerde yayınladı.
Bu alanda bir lider olan merhum David Gilichinsky (1948-2012), Sibirya kriyosolleri (çok soÄuk iklimlerdeki topraklar) uzmanı olarak 1992’den itibaren Ä°ngilizce yayın yaparak bu izolasyonu kıran ilk mikrobiyolog olmuÅtur. Ne yazık ki, sonuçları baÅlangıçta Mars’ta mikrobik yaÅam olasılıÄını araÅtırıyormuÅ gibi sunuldu ve bu nedenle geleneksel mikrobiyologlar tarafından göz ardı edilen alıÅılmadık dergilerde yayınlandı. Bu öncü çalıÅmaların ardından, farklı ekipler 100.000 yıl öncesine tarihlenen, ancak radyokarbon tarihleme sınırı nedeniyle çoÄu 10.000 – 50.000 yıl aralıÄında olan permafrost katmanlarından bakterileri yeniden canlandırdı. Son çalıÅmalar, permafrosttan çıkarılan toplam DNA’nın sıralanmasını ve ardından hangi tür mikropların (ölü veya canlı) orada olduÄunu belirlemek için veri tabanı karÅılaÅtırmalarını içeren yeni bir “metagenomik” yaklaÅım da getirmiÅtir (adli DNA profillemesine benzer).
Bu çok sayıda çalıÅma sayesinde, permafrostta bulunan oldukça çeÅitli bakteri popülasyonunun, günümüz insan patojenlerinin çoÄunun akrabalarını içerdiÄini artık biliyoruz-Acinetobacter, Bacillus anthracis, Brucella, Campylobacter, Clostridia, Mycoplasma, çeÅitli Enterobacteria, Mycobacteria, Streptococci, Staphylococci ve Rickettsia. Temmuz-AÄustos 2016 tarihleri arasında Rusya’nın Yamal Yarımadası’nda ren geyiklerinde görülen büyük Åarbon salgını, özellikle sıcak geçen bir yaz mevsiminin yüzeydeki permafrostu normalden daha derinlere kadar çözmesi nedeniyle geçmiÅten (yetmiÅ beÅ yıl önce olduÄu tahmin ediliyor) gelen bu tür patojenlerin yeniden ortaya çıkmasının son örneÄidir. Umarız, çok daha eski bir patojen bakterinin neden olduÄu bir salgının, elimizdeki modern antibiyotiklerle kontrol altına alınabileceÄine inanabiliriz (antibiyotik direnç genleri taÅıyan bakteriler permafrostta ÅaÅırtıcı derecede yaygın bulunsa da). Gerçekten de bu antibiyotikler hücresel yapıları hedef almakta ya da bir milyar yıllık evrimden bu yana tüm bakterilerde korunmuÅ olan metabolik yolları bloke etmektedir. Tasarımları gereÄi bu ilaçlar “geniÅ spektrumlu antibiyotiklerdir.”
Asıl Risk Eski ve Bilinmeyen Virüslerdir
Eski/bilinmeyen bir virüsün neden olduÄu hayvan ya da insan hastalıkları söz konusu olduÄunda durum çok daha feci olacaktır. Ne yazık ki en son pandemilerin (örneÄin COVID ve AIDS) de gösterdiÄi gibi, önceden bilinen ailelerle iliÅkili olsa bile her yeni virüs, yeni antiviraller ve aÅılar gibi son derece spesifik tıbbi yanıtların geliÅtirilmesini gerektirmektedir. Virüslere karÅı “geniÅ spektrumlu antibiyotiklerin” bir karÅılıÄı yoktur, çünkü evrensel olarak korunan metabolik süreçleri paylaÅmazlar. Bu nedenle, binlerce yıllık permafrost katmanlarının çözülmesiyle açıÄa çıkan viral partiküllerin yarattıÄı riske odaklanmak yerinde olacaktır.
Literatür incelendiÄinde bu konuda çok az sayıda çalıÅma yayınlandıÄı ve bunların da güven verici olmadıÄı görülmektedir. Bunlardan biri, 1918’den beri donmuÅ toprakta gömülü olan bir kurbanın akciÄerinde influenza virüsü RNA’sının tespit edilmesidir. Bir diÄeri ise 300 yıllık bir Sibirya mumyasında çiçek virüsü DNA’sının tespit edilmesiydi. Ancak, bu virüsleri “yeniden canlandırma” giriÅimi olmadı (neyse ki).
Tamamen bulaÅıcı iki virüsün 30.000 yıllık permafrosttan ilk izolasyonu Fransa’daki Aix-Marseille Ãniversitesi’ndeki bir laboratuvarda gerçekleÅtirilmiÅ ve 2014 ve 2015 yıllarında yayınlanmıÅtır. Tüm virüsler hücrelerin zorunlu parazitleridir ve yalnızca belirli bir konaÄın belirli hücre tiplerini enfekte edip çoÄalabilirler. Bu nedenle, bakterilerin aksine, bulaÅıcı (yani canlı) virüsler ancak uygun konakçı ile temas ettirilerek tespit edilebilir. Güvenlik nedenleriyle deneylerimiz, insan türünden bir milyar yıllık farklı evrimle ayrılan tek hücreli ökaryotik organizmalar olan amipleri enfekte edebilen antik virüslerin tespitiyle sınırlandırılmıÅtır.
Her ne kadar amiplerle sınırlı olsa da, bu ilk sonuçlar virüslerin tarih öncesi zamanlardan beri antik permafrostta bulaÅıcı kalmasının mümkün olduÄunu göstermiÅtir; bu sonuç büyük olasılıkla hayvanlar veya insanlar gibi diÄer türleri enfekte eden virüslere de geniÅletilebilir. Ä°Åte o zaman popüler “zombi” virüs kavramı doÄdu. O zamandan bu yana, antik permafrosttan yedi amip virüsünü daha canlandırdık, Åimdi sınırı 50.000 yıl öncesine yaklaÅtırarak kuzeydoÄu Sibirya’daki insan yerleÅimlerinin paleontolojik kanıtlarıyla örtüÅtürdük. En son metagenomik çalıÅmalar, hepsi de iyi bilinen insan ve omurgalı patojenleri olan poxvirüsler, herpesvirüsler ve Asfarvirüslerin genomik izlerini tespit etmiÅtir. Bir zamanlar Neandertal’e bulaÅan bilinmeyen bir virüsün bize geri dönmesi senaryosu, pek olası görünmese de, gerçek bir olasılık haline gelmiÅtir.
Risk = Tehlike + Maruziyet
Avustralya’da köpekbalıkları bulunur, ancak siz sörf yapmaya gidene kadar sizin için herhangi bir tehdit oluÅturmazlar. Aslında risk her zaman tehlike ve maruziyetin birleÅimidir. Artık eski ama hâlâ bulaÅıcı olan amip virüslerinin her yaz günü çözülen permafrosttan salındıÄını gösterdik. Büyük olasılıkla bu durum, genomik izleri tespit edilen hayvan ve insanlara bulaÅan virüsler için de geçerlidir. Bu artık somut bir tehlike oluÅturmaktadır. Neyse ki, Åimdiye kadar bu misafirperver olmayan bölgelerde çok az insan yaÅıyordu ve bu da virüs-konakçı karÅılaÅmasını çok düÅük bir ihtimal haline getiriyordu.
Ancak küresel ısınma bu çöl bölgelerini, özellikle de Sibirya’nın Kuzey Arktik Okyanusu kıyı Åeridini, çok yıllık deniz buzu alanının azalması sayesinde insan faaliyetleri için daha eriÅilebilir hale getirmekte, deniz trafiÄinin artmasına ve endüstriyel faaliyetlerin kolaylaÅmasına olanak saÄlamaktadır. Arktik bölgelerin zengin maden kaynakları ve petrol rezervleri giderek artan bir baskı altındadır. Açıkçası, en kötü maruz kalma senaryosu, çok sayıda iÅçinin yüzlerce metre derinlikte kazılan permafrostun çok eski ve tamamen bilinmeyen insan enfekte edici virüsleri serbest bırakacaÄı bir açık ocak madencilik operasyonu etrafında toplanmasıdır.
Permafrosttan salınan antik virüslerin dıŠortam koÅullarına (UV ıÅıÄı, oksijen, ısı) maruz kaldıklarında ne kadar süre bulaÅıcı kalabileceklerini ve bu aralıkta uygun bir konakçıyla karÅılaÅma ve enfekte etme olasılıklarının ne kadar olacaÄını tahmin etmek henüz mümkün deÄildir. Ancak “zombi virüsler senaryosu” ile iliÅkili riskin, permafrost çözülmesinin hızlanmaya devam etmesi ve endüstriyel giriÅimlerin ardından daha fazla insanın Kuzey Kutbu’nu doldurması nedeniyle küresel ısınma baÄlamında artacaÄı Åimdiden açıkça görülmektedir.
Kaynak: https://www.thinkglobalhealth.org/article/zombie-viruses-arctic