Bağırsak rahatsızlığı ruh sağlığını bile bozuyor

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Karakan, Türkiye’de ilk defa düzenlenecek Probiyotik Kongresinde, bağırsaktaki yararlı bakterilerin dengesizliğinin yol açabileceği sağlık sorunları ve bu konudaki gelişmelerin ele alınacağını bildirdi.

Probiyotik ürünlerin artık yavaş yavaş tanınmaya başlandığını ancak hala yanlış inanışlar olduğunu ifade eden Karakan, ”Sadece yoğurt ya da süt alınmasının yeterli olacağı düşünülüyor. Hatta probiyotiklerin bitkisel ilaç olduğu bile düşünülüyor” diye konuştu.
Dünyada bu alandaki çarpıcı gelişmelerin ülkede de bilinmesi gerektiğini kaydeden Karakan, şu bilgileri verdi:

”Bağırsaklarımızda, vücut hücre sayımızın 10 katı kadar bakteri yaşıyor. Bu kadar büyük orandaki canlı mikroorganizmanın insan sağlığı üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Son yıllardaki araştırmalar bağırsaktaki yararlı ve zararlı bakteri dengesizliğinin birçok hastalığa yol açtığını gösteriyor. Bu çok önemli bir konu. Obezitenin nedenleri arasında bağırsak bakterileri önemli rol oynuyor. Diyabet hastalığının gelişmesi, ortaya çıkması veya tedavisinde de önemli rolü var. Yine çölyak hastalığında bu dengesizlik tartışma konusu.”

Ülseratif kolit ve crohn hastalığının altında da bu dengesizliğin rol oynayabileceği belirten Karakan, ”Toplumda özellikle genç kadınlarda çok görülen, karında şişkinlik, kabızlık, gaz veya ishalle kendini gösteren, hayat kalitesini çok bozan spastik kolon ya da huzursuz bağırsak sendromu denilen hastalıkta da bağırsaklardaki bakterilerin dengesizliğinin rol oynadığı, probiyotik tedavisinin bazı hastalarda yararlı olduğu gösterilmiş” ifadesini kullandı.

”Sezaryen doğumda hastanenin bakterileri yerleşiyor”

Bağırsaklarda bakteri dengesizliğine yol açan nedenler hakkında da bilgi veren Karakan, şunları kaydetti:

”Çocuklarda bağırsaktaki bakteri dengesizliği, ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek hastalıkları tetikliyor. Sezaryen ve normal doğum da bu açıdan çok önemli. Çünkü normal doğumda bebek, anne kanalından yararlı bakterileri alıp bağırsaklarına yerleştiriyor ama sezaryen doğumda bebeklerin bağırsaklarına ilk olarak hastanenin bakterileri yerleşiyor. Bu da ilerde hayatlarında önemli değişikliklere ve birçok hastalığın ortaya çıkmasına yol açıyor.”

Bilinçsiz antibiyotik kullanımının da bağırsak florasını alt üst ettiğini ve bu değişikliğin kalıcı olduğuna dikkati çeken Karakan,”Ülkemizde bilinçsiz ve reçetesiz antibiyotik kullanımının yaygın olduğu göz önüne alındığında bu tehlikeyi görmeli ve halka anlatmalıyız. Antibiyotikte direnç gelişmesi buz dağının üstündeki kısım. Aslında bilinçsiz antibiyotik kullanımı bağırsaktaki bakteri yapısını bozduğunu için gelecekte önemli sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

”Atadan kalma beslenme en iyisi”

Türkiye’nin geleneksel beslenme kültürünün yararlı bağırsak bakterilerini koruyacak tarzda olduğunu bildiren Karakan, ”Geleneksel beslenme yöntemiyle bağırsaklardaki yararlı bakterileri koruyabiliriz” diye konuştu.

Zaman zaman ”Yoğurdun bir probiyotik olup olmadığı” sorusuyla karşılaştığını ifade eden Karakan, ”Yoğurt, probiyotik yerine geçmese bile ev yapımı yoğurt tüketilmesi kısmen de olsa bağırsak bakterileri açısından yarar sağlıyor” ifadesini kullandı.

”Prebiyotik’‘ adı verilen, yararlı bakterileri çoğaltma kabiliyetine sahip lifli gıdalar alınmasını da öneren Karakan, ‘‘Bazı lifli gıdalar bağırsaktaki yararlı bakteri sayısını arttırıyor. Örnek vermek gerekirse soğan, yer elması, pırasa, enginar gibi lifli gıdalar bağırsaktaki yararlı bakterileri arttırıyor. Bu açıdan probiyotik tüketilmesi de sağlık için nem arz ediyor” şeklinde konuştu.

”Ruh sağlığını bile olumsuz etkiliyor”

Son yıllarda probiyotik tedavilerinin şeker hastalığı, kolesterol ve kan yağlarının yüksekliğinde başarılı sonuçlar verdiğini bildiren Karakan, şöyle devam etti:

”Probiyotiklerin girmediği alan yok gibi. Tabii bunlar bilimsel araştırmaların hala devam ettiği alanlar. Psikiyatrik hastalıklarda bile bağırsak florasındaki dengesizlik ciddi çalışma konusu. Özellikle panik atak, anksiyete bozuklukları, depresyon ve şizofrenin altında yatan nedenlerden birinin de bağırsaklardaki bakteri dengesizliği olabileceği yönünde ciddi kanıtlar var. Bu da geleceğin önemli alanlarından biri olacak gibi görünüyor.”

Karakan, ”Piyasadaki probiyotikler doktor tavsiyesiyle mi alınmalı’‘ sorusuna, ‘‘Doktor tavsiyesi için erken. Böyle bir şey probiyotiklerin bir hastalık için direkt kullanılması gerektiği sonucunu ortaya koyar. Birçok hastalıkta bunları kullanıyoruz. Mesela antibiyotik ilişkili ishallerde, bazı bağırsak hastalıklarında, spastik kolonda. Bunun dışında, genel sağlığı korumak, bağırsak düzeni için de bu ürünler tüketilebilir” yanıtını verdi.

Geleneksel bir içecek olan kefirin probiyotikler içinde sayılabileceğini kaydeden Karakan, ”Ama içindeki bakteri veya mantarların ne olduğu tam bilinmediği için bunların inceleme yapılmış olanları kullanılmalı. Her kefir yararlı olmayabilir. Evde yapılanlar konusunda özellikle dikkatli olunmalı” uyarısında bulundu.

Marketlerdeki yoğurtlar

Yoğurtlarda her zaman canlı bakteri bulunmayabileceğini, uzun raf ömrü olanlarda bakteri sayısının çok düşük olduğunu anlatan Karakan, ”(Yoğurt yiyorum probiyotik almama gerek yok) düşüncesi tamamen ön yargıdır. Bunu kırmak için bu toplantıları yapıyoruz” şeklinde konuştu.

”Hangi sıklıkta probiyotik alınmalı” sorusuna ise Karakan, ”Bağırsak problemi yaşayanların geçici olarak kullanmasında sakınca yok. Doktor tavsiyesiyle tüketmesi gerekenler ise bir uzmana danışmalı” yanıtını verdi.

Çocuklar için de probiyotiklerin oldukça güvenli olduğunu aktaran Karakan, ”Yan etkisi yok. Çocuklarda probiyotikle beslenmenin alerjik bünyelere yararlı olabileceğine dair kanıt var. Bebeklerde görülen kolitte de kullanılıyor ama sürekli tüketimi için bir şey söylemek zor. Aileler hekimlerine sorarak karar versinler” diye konuştu.

Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/413360/__Bagirsak_rahatsizligi_ruh_sagligini_bile_bozuyor__.html

Yorumlar (1)
Yorum ekle