Coimbra protokolü ve Otoimmün Hastalıklar

Getting your Trinity Audio player ready...

İçindekiler

1 Coimbra Protokolü Nedir?
2 Otoimmün Hastalıklarda Kullanımı
3 Bilimsel Kanıtlar ve Klinik Bulgular
4 Eleştiriler ve Bilimsel Tartışmalar
5 Sonuç

Profesör Amon şu anda Almanya’da, otoimmün hastalikların Coimbra protokolüne göre yüksek doz D vitamini tedavisi sertifikasına (Eylül 2018) sahip tek dermatologtur. Bakınız: www.coimbraprotokoll.de

Almanya’nın her yerinden ve yurtdışından da hastalar bu özel yöntemle tedavi olmak için merkezimize geliyorlar.

Almanya’da bu tedavi protokolü 2016 dan beri otoimmün hastalıklar için kullanılmaktadır. Coimbra protokolünün esasında, edinilmiş bir D vitamini direncinin ve biyolojik aktif D vitaminin yetersiz biyolojik aktivitesinin yüksek doz D vitamini verilmesiyle üstesinden gelinmesi hipotezi yatar. Bu tedavi, kendi kendine uygulandığında çok önemli sakıncalar içerir ve bu tedavi için özel eğitimi olan hekimler dışında uygulanamaz.

Çoğu durumda, tedavi protokolü hastalıkta ciddi bir iyileşmeye yol açabilir. Hastalığın sebeplerinin bulunmasi, yaşam tarzının kesin olarak tanımlanması ve gerekirse düzeltilmesi, olası hastalık tetikleyicilerinden sakınılması esastır.

Coimbra Protokolü ve Otoimmün Hastalıklar

Coimbra Protokolü Nedir?

Coimbra Protokolü, Brezilyalı nörolog Prof. Dr. Cícero Coimbra tarafından geliştirilmiş, özellikle otoimmün hastalıkların tedavisinde yüksek doz D vitamini kullanımına dayanan bir tedavi yaklaşımıdır. Protokolün temelinde, otoimmün hastalığı olan bireylerde D vitamini direncinin geliştiği ve bu nedenle standart dozların yetersiz kaldığı görüşü yer alır. Bu yaklaşımda, hastanın paratiroid hormonu (PTH) düzeyleri ve diğer biyokimyasal parametreler izlenerek, kişiye özel yüksek doz D vitamini uygulanır1 23.

Otoimmün Hastalıklarda Kullanımı

Coimbra Protokolü, başta multipl skleroz (MS), romatoid artrit, lupus, sedef hastalığı ve vitiligo gibi birçok otoimmün hastalıkta uygulanmaktadır. Protokolün amacı, bağışıklık sisteminin aşırı ve yanlış çalışmasını baskılayarak hastalığın ilerlemesini durdurmak veya semptomları hafifletmektir. D vitamini, bağışıklık sistemini düzenleyici etkisiyle otoimmün süreçlerde önemli bir rol oynar. Protokolde, hastanın D vitamini direnci göz önünde bulundurularak, genellikle kilogram başına 1.000 IU gibi yüksek dozlar kullanılabilir423.

Bilimsel Kanıtlar ve Klinik Bulgular

Etki Mekanizması: D vitamini, bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde ve inflamasyonun azaltılmasında önemli bir rol oynar. Otoimmün hastalıklarda, D vitamini eksikliği ve/veya direnci sıkça görülür. Yüksek doz D vitamini uygulaması, bağışıklık sisteminin aşırı aktivitesini baskılayabilir ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir3.
Klinik Bulgular: Özellikle multipl skleroz hastalarında yapılan gözlemsel çalışmalar, Coimbra Protokolü uygulanan hastalarda semptomlarda azalma ve hastalığın ilerlemesinde yavaşlama görüldüğünü bildirmiştir. Ancak, bu protokolün etkinliği ve güvenliği konusunda randomize kontrollü büyük ölçekli klinik çalışmalar henüz sınırlıdır56.
Yan Etkiler ve Güvenlik: Yüksek doz D vitamini kullanımı, hiperkalsemi (kanda kalsiyum yüksekliği) gibi ciddi yan etkilere yol açabileceğinden, protokol mutlaka deneyimli bir hekim gözetiminde uygulanmalıdır. Hastalara genellikle kalsiyumdan fakir diyet ve bol sıvı tüketimi önerilir3.

Eleştiriler ve Bilimsel Tartışmalar

Coimbra Protokolü, geleneksel tıp çevrelerinde tartışmalı bir yaklaşımdır. Yüksek doz D vitamini uygulamasının uzun vadeli güvenliği ve etkinliği konusunda yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır. Bazı uzmanlar, protokolün potansiyel riskleri nedeniyle dikkatli olunması gerektiğini vurgulamaktadır5.
Protokolün savunucuları ise, otoimmün hastalıklarda klasik tedavilere yanıt alınamayan durumlarda alternatif bir seçenek sunduğunu ve birçok hastada yaşam kalitesini artırdığını belirtmektedir1 23.

Sonuç

Coimbra Protokolü, otoimmün hastalıkların tedavisinde yüksek doz D vitamini kullanımına dayanan yenilikçi ve tartışmalı bir yaklaşımdır. Bilimsel kanıtlar henüz sınırlı olmakla birlikte, bazı hastalarda olumlu sonuçlar bildirilmiştir. Ancak, protokolün mutlaka uzman hekim gözetiminde ve düzenli laboratuvar takibiyle uygulanması gerekmektedir.

Kaynaklar: