Carl Gustav Jung’un UFO’larla İlgili 1957 Tarihli Büyüleyici Mektubu
İlahlar, komplolar, siyaset, uzaylılar: bunları ilginç bulmak için bunlara inanmak zorunda değilsiniz. Sadece dikkatinizi şeylerin kendilerine değil, diğer insanların onları nasıl gördüklerine, onlar hakkında konuşurken ne söylediklerine ve onlar hakkında neden böyle düşündüklerine yöneltin. Psikoterapist ve bir zamanlar Freud’un öğrencisi olan Carl Gustav Jung, Uçan Daireler adlı kitabını yazarken UFO’ları bu şekilde ele almıştır: Flying Saucers: A Modern Myth of Things Seen in the Skies (Türkçeye: Gökte Görülen Cisimler Üzerine Bir Mit adıyla tercüme edilmiştir) adlı kitabını yazarken UFO’ları bu şekilde ele almıştır. Bu kitap, söz konusu fenomenlerin “gerçekliğini ya da gerçek dışılığını” değil, “psişik yönünü” ve “ister gerçek ister hayal ürünü olsun, bu fenomenlerin tam da insanlığın tarihte daha önce hiç olmadığı kadar tehdit altında olduğu bir dönemde” -Soğuk Savaş- bu kadar çok sayıda görülmesinin ne anlama gelebileceğini incelemektedir.” Jung’un “modern mit” olarak adlandırdığı UFO’lar kesinlikle gerçektir.
1957’de, Uçan Dairelerin ertesi yıl ortaya çıkacak olmasıyla birlikte, New Republic editörü Gilbert A. Harrison dergisinde UFO’lara ilişkin bu Jungcu bakış açısına yer vermek istedi. Bu yazının başında (The Awl aracılığıyla) Jung’un Harrison’un sorusuna verdiği yanıtın taranmış bir metnini görebilirsiniz:
“UFO’lar sorunu, haklı olarak söylediğiniz gibi, çok etkileyici bir sorundur, ancak büyüleyici olduğu kadar kafa karıştırıcıdır da; çünkü bildiğim tüm gözlemlere rağmen, doğaları hakkında hiçbir kesinlik yoktur. Diğer taraftan, efsanevi veya mitolojik yönlerine işaret eden çok büyük bir malzeme var. Aslında psikolojik yönleri o kadar etkileyici ki, insan neredeyse Ufolar gerçekmiş gibi görünüyor diye hayıflanacak. Literatürü mümkün olduğunca takip ettim ve bana sanki bir şeyler görülmüş ve hatta radarla doğrulanmış gibi geliyor, ancak kimse tam olarak ne görüldüğünü bilmiyor. Bu fenomenin psikolojik yönünü göz önünde bulundurarak bu konuda bir kitapçık yazdım ve yakında yayınlanacak. Aynı zamanda İngilizceye çevrilme aşamasında. Ne yazık ki başka işlerle meşgul olduğum için teklifinizi karşılayamıyorum. Oldukça yaşlı olduğum için enerjimi tasarruflu kullanmak zorundayım.”
Jung kitabında şunları yazmıştır:
“Dünyanın bugün içinde bulunduğu tehdit edici durumda, insanlar her şeyin tehlikede olduğunu görmeye başladıklarında, projeksiyon yaratan fantezi dünyevi örgütler ve güçler alanının ötesine, göklere, insan kaderinin yöneticilerinin, tanrıların bir zamanlar gezegenlerde mesken tuttukları yıldızlararası uzaya yükseliyor…. Dini bir sorunun kendilerini kişisel olarak ilgilendiren ciddi bir mesele olabileceğini asla düşünmeyen insanlar bile kendilerine temel sorular sormaya başlıyor. Bu koşullar altında, toplumun kendilerine hiçbir şey sormayan kesimlerinin vizyonlar tarafından ziyaret edilmesi, bazılarının ciddi olarak inandığı ve diğerlerinin saçma olarak reddettiği yaygın bir efsane tarafından ziyaret edilmesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.”
Jung’un kitabının Türkçe çevirisinin tanıtım metni şöyledir:
“UFO’lar için dünyada bir temel bulmanın ve onların fiziksel özelliklerini açıklamanın olanaksızlığı, çok geçmeden ‘dünya dışı’ bir kökenleri olduğu tahminine yol açtı. Bu varyasyonla birlikte bu söylenti, İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden önce New Jersey’de, H. G. Wells’in bir romanından uyarlanan ve Marslıların New York City’ye girmesini konu edinen bir radyo oyununun çok sayıda trafik kazasının yaşandığı bir izdihama sebep olduğu büyük New Jersey paniğinin psikolojisiyle ilişkilenmiştir.”
Jung’un UFO’lara ilginin zirve yaptığı 1950’lerde kaleme aldığı bu çalışma, dünyayı kasıp kavuran fenomene dair yazılan en öngörülü eserlerden biri oldu. Jung’un bu tür olaylara karşı kuşkucu bir tutumu olduğu biliniyor. Konuyu UFO’ların gerçekliği ya da gerçek dışılığıyla değil, psikolojik temelde ele alan ünlü psikolog, uçan daireleri insanoğluna atalarından miras kalan mitlerin modern bir benzeri olarak değerlendiriyor. Yaptığı analizlerle UFO’ları dini bir kültün merkezi, insanların teknoloji ve doğa-üstü kurtarıcılara dair fantezilerine temellenen dedikodular olarak yorumlayan Jung, dünden bugüne dünyayı meşgul eden UFO fenomeniyle ilgili güncelliğini koruyan bir çalışma sunuyor.