Crohn tedavisinde biyolojik ajan
Bölgesel olarak başta Akdeniz ve Orta Doğu bölgesinde sık görülen ve iltihabi bağırsak hastalıklarından olan Crohn hastalığı ile ilgili bilgi veren Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Kliniğinden Doç. Dr. Burçak Kayhan, teknolojinin sağladığı ilaç grupları sayesinde artık hekimlerin bu hastalıktan çok fazla çekinmediğini söyledi.
Hastalığın öncelikle gastroenterologların ve gastroenteroloji cerrahlarının sorumluluğunda olduğunu belirten Kayhan, bunun yanı sıra genel cerrahi, iç hastalıkları ve aile hekimlerinin de hastalıkla ilgili sorumluluğu bulunduğunu kaydetti. Doç. Dr. Kayhan, “Crohn teşhisini ne kadar geç koyarsanız, bu hastalık hastaya o kadar fazla zarar vermiş olabilir. Crohn tanısını ne kadar erken koyar ve hastanızı takibe alırsanız, hastanızı doğru yönlendirirseniz, bu hastalık sürecinde insanlarda gelişen komplikasyonları hekim olarak ortadan kaldırma şansınız olabilir” diye konuştu.
Aynı zamanda American “Gastroenterological Association (AGA)” üyesi de olan Kayhan, kronik hastalıklarda hastaların sürekli ilaç kullanmak veya doktor kontrolünde olmak zorunda olduğunun unutulmaması gerektiğine de dikkat çekti. Entelektüel seviyesi ne olursa olsun insanların sürekli doktora gitmekten, ilaç almaktan haz duymadığını dile getiren Kayhan, şöyle devam etti:
“Ne kadar bilinçli olursanız olun, bu böyle. Sonuçta insanız bu çok doğal bir şey. O nedenle doktorun bu hastalara ‘Şunu böyle yapacaksın, bunu alacaksın’ gibi keskin bir şekilde değil, kesinlikle ayrı bir şefkat göstererek yaklaşması lazım. Doktor hastasının sözlerini dinlemek zorunda.”
Biyolojik ilaçlar devreye girdi
Doç. Dr. Burçak Kayhan, Crohn hastalığında bugüne kadar birçok tedavi denendiğini, ancak günümüzde en çok kabul edilen tedavinin, teknolojinin ilerlemesiyle biyolojik ilaçların devreye girmesi olduğunu söyledi. Kayhan “Bunu da, hastalığın hastalığı nasıl yaptığını bilim insanları olarak moleküller boyutta incelediğimizde anladık” dedi.
Biyolojik ilaçlar çıktığından bu yana tedavinin biyolojik ilaçlarla yapıldığını söyleyen Kayhan, “Daha önce immün sistemi baskılamak için azotioprin kullandık. Ancak bu da yetmediği için dünya ile aynı zamanda Türkiye’de de başlanan TNF-alfa inhibitörleri biyolojik ilaçların en başında yer aldı” diye konuştu.
Doç. Dr. Kayhan, dünyadaki son iki çalışmaya göre, önceden TNF-alfa’nın sadece ağır hastalarda değil, orta düzeydeki hastalarda da kullanılabileceğini ifade etti. Kayhan, “Ama SONIC çalışmasından sonra Amerika’da yapılan toplantıda gördük ki, bu TNF-alfa biyolojik ilaçlar çok daha önemli bir yer tutuyor. Son veriler dışında dünya bu ilaçları kullanırken, burada bizim en büyük eksiğimiz ortaya çıkıyor. Bu ilaçların vücutta yıkıldıktan sonra, şu ana kadar saydığım ilaçların bir kan düzeyi oluşturan yan ürünleri var. Buna azatioprin ve TNF-alfa grubu ilaçlar dâhil Bunların kandaki yan ürün düzeylerinin tespitini maalesef Türkiye’de yapamıyoruz. Bu bizim eksiğimiz. Türk Crohn hastalarına karşı da bu bizim bir sorumluluğumuz. Bu niye önemli? Çünkü TNF-alfa’yı ne sıklıkla vereceğimizi belirliyor, azatioprini ne kadar vereceğimizi belirliyor. Çünkü ilaçlar iki ucu keskin bıçaktır. Bunu hepimiz biliyoruz. Bizim o bıçağı hasta zarar görmeden istediğimiz yönde kullanmamızı sağlıyor” dedi.
Laboratuvara ihtiyaç var
Ülke olarak kanda çıkan yan ürünlerin tespitini sağlayacak laboratuvarlara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kayhan, şunları söyledi:
“Ben o konuda da umutluyum. Biliyorsunuz, Türkiye’de üniversitelerin sayısı çok arttı. Bu laboratuvarlar biraz da biyolojiyle kimyanın alanına giriyor. Tahminim o ki, bir yerdeki kimya ya da biyoloji laboratuvarı ‘Biz buna bakıyoruz’ diyecek. Üniversitelerini ön plana çıkarmak için bu bir şans olacak. Böylece Türkiye’de bu sorun da ortadan kalkacak. Bu sorunun ortadan kalkması da bizim Crohn hastalarımızın biyolojik ilaçları daha korkmadan, yan etki görmeden kullanmasını sağlayacak. Tıp Crohn hastalığının varlığından haberdar olduğundan bu yana şunu net olarak söyleyebiliriz ki, artık ilk defa hastalıktan çok fazla çekinmeyen bir hekim grubu var. Tabii bu da teknolojinin sağladığı bu ilaç grupları sayesinde. Yani Crohn ile başedebilecek pozisyon alıyoruz. Bilim en azından bu hastalıkta doğru yolda. Bu da hastalar için büyük umut.”