Ülseratif Kolit ve bağırsak hastalıkları

Low Dose Naltrexone, C vitamini ve diğerleri

0 48

Gökhan Sönmez‘in web sitesindeki bu ilginç ve yararlı yazıyı paylaşıyoruz.
Sevgili annem uzun süredir (on yıldır) karaciğer rahatsızlığıyla mücade ediyor ve özellikle son 2-3 yıldır rahatsızlığı giderek arttı. Annem sebebi belli olmayan (kriptojenik) karaciğer sirozu olması ve bu rahatsızlığın bilinen tek tedavi yöntemi olan karaciğer naklinin, annemin yaşından ve kilosundan dolayı zor olması, beni alternatifler aramaya itti. Alternatifleri buldukça ve faydalananları okudukça keşke daha önce haberim olsaydı da, hastalığın daha önceki evrelerinde deneseydik demeden edemedim… Araştırmalarım beni sadece siroz ve karaciğer rahatsızlığıyla ilgili değil, diğer oto-bağışıklık sistemi hastalıkları ve kanserle ilgili bulgularada ulaştırdı. Benim gibi, keşke daha önce haberim olsaydı, alternatifleri bilseydim, diyenler olabileceği düşüncesinden hareketle bulduğum alternatif tedavi yöntemlerini, ilginç yazıları, linkleri bu sayfada paylaşmayı uygun gördüm… Altını çizerek ifade etmeliyim ki, bu tedaviler, alternatif gıdalar, ilaçlar her hastaya faydalı olur diyemeyiz. Benim amacım ve niyetim, alternatif tedavi yöntemlerinin bilinirliğinin artması ve insanların seçeneklerinin çoğaltılmasıdır. Kimseye tavsiye verecek ne bilgi seviyesindeyim ne de yetkideyim. Bu nedenle tüm sorumluluk size aittir.

Siroz ve karaciğer rahatsızlığıyla ilgili araştırmalarım hem sürmekte, hem de notları düzenlemem biraz zaman alacak (tavsiyem Burt Berkson, Alpha Lipoic Acid ve Liver kelimelerini internetten araştırmanız). Size önce daha derli toplu olan Kanser ve oto-bağışıklık sistemi hastalıklarında başarılı sonuçlar alındığı iddia edilen (100.000′in üzerininde hastada başarı sağlamış), LDN (Low Dose Naltrexone) ile ilgili notlarımı iletiyorum… LDN’den birçok insanın faydalandığı (hastalığın ilerlemediği) ve tedavisi olmayan bir çok hastalıktan muzdarip kişilerin iyileştiğini okudum. Ümit vaad eden bir diğer tedavi yöntemide, yüksek dozda c vitamini uygulamasıdır. Zerdeçal (tumeric) diğerlerine göre daha az kullanılmakla beraber incelenmesi gereken bir diğer gıda takviyesidir. Aşağıda bu yöntem ve ürünlerle ilgili bulabildiğim bilgileri paylaşmaya çalıştım. Bir göz atmakta, araştırmakta fayda var. Allah tüm hastalarımıza sağlık, sıhat versin..

 

Yasal Uyarı

Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

 

LDN (Low Dose Naltrexone)

LDN dünya çapında, oto-bağışıklık ya da merkezi sinir sistemi hastalıklarından muzdarip ya da ölümcül kanserle karşı karşıya olan milyonlarca insan için büyük umutlar taşıyan alternatif bir yöntemdir. Oldukça düşük maliyetli ve uygulaması kolay olması nedeniyle, alternatif tedavi yöntemi olarak binlerce insan tarafından kullanılmaktadır.

Naltrexone, 1984 yılında ABD’de FDA tarafından uyuşturucu bağımlılarının tedavisi amacıyla 50mg dozda, uygulanan eski bir protokoldür. Penn State Universitesinden Dr. Ian Zagon ve diğer araştırmacılar 1982 yılında, çok düşük dozda naltrexone’un, farelerdeki rahatsızlıkları (düzensizlikleri) giderdiğini tespit etiler. New York şehrinde klinik tecrübesi olan doktor Berhard Bihari, 1985 yılında, naltrexone’un çok daha küçük bir dozunun (yaklaşık günde 3 mg) bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini keşfetti. Gece uykusuna yatış zamanında alınan bu düşük dozun AIDS’e neden olan HIV virüsünden kaynaklanan enfeksiyona karşı hastaların yanıtını arttırdığını gözlemledi (Daha sonra ideal erişkin LDN dozunun 4.5 mg olduğu bulundu). Yöntemin babası olarak tanınan Bernard Bihari, LDN uygularken, hastalarından bazılarının oto-bağışıklık sistemi düzensizlikleri ve kanserde iyileşme fark edince, yıllar süren ve onlarca hastalıkta tedavi edici olarak kullanılan LDN protokolü ortaya çıkmış oldu.

LDN nasıl çalışır?

“Bağışılık sistemini ne kontrol ediyor?” sorusu tam olarak cevabını vermenin zor olduğu bir soru. Yine de, araştırmalar, sürekli olarak, bağışıklık sisteminin yarar-sağlar yönetiminde merkezi rolü bireylerin kendi endorfin salgılamaları (iç uyuşturucularımız) olduğuna işaret ediyor. LDN vücudun kendi doğal savunmasını aktive ederek, bir başka değişle endorfin salgılamasını sağlayarak, bağışıklık sistemini canlandırır. Aşağıda konuyla ilgili bir video yer alıyor..

Dr. Zagon’un bir hastanın epostasına verdiği LDN’nin çalışma prensibiyse aşağıdaki gibidir. (kaynak: http://nolahepper.blogspot.com/)

“You are a product of not understanding how LDN works – a classic example I might add. And most of your colleagues on the web share your misinformation.

LDN works through what is called the opioid growth factor – a native peptide (and its receptor) in your body. LDN is a decoy that fills in at the site of the receptor – the body not having the peptide makes more of it in compensation. Now the trick we discovered 30 years ago. A short time of naltrexone – low dose naltrexone is the term lay people use (but really intermittent opioid receptor blockade) increases the peptide. After the naltrexone is metabolized – optimal time is 4-6 hours for around 3 mg, the high levels of peptide and actually an increase in receptors as well can interact. This depresses cell/viral proliferation – and makes you better.

By increasing your dose of LDN you are cutting into the time you need for an optimal reaction. Hence – you feel problems.

My advice – take 3 mg/day. If you have a problem, start taking LDN once every 2 days (many folks are taking it that way – and some every 3 days).

Dr. Zagon

A story. A lady calls me and says she has breast cancer. She is taking LDN and the cancer is growing more rapidly. I ask her how LDN is being given – she says that since LDN is so good, she is taking it several times a day. Now you know why she had a faster growing cancer – she was not allowing the opioid-receptor interaction to occur because of so much naltrexone.

And, if you block the receptors all day with naltrexone (high dose of naltrexone), we now see that wound healing is accelerated. Why, because the cells are speeding up in replication and healing the wound faster.

Low dose Naltrexone (LDN) Hangi Hastalıklarda Etkili

Etkili olduğu Kanser Tipleri

Göğüs Kanseri

Kolon Kanseri

Karaciğer Kanseri

Akciğer Kanseri (Küçük hücreli dışı)

Mesane Kanseri

Rahim Kanseri

Lenfoma (Hodgkin ve Hodgkin dışı)

Multipl Myelom

Nöroblastom

Malin Melanom

Yumurtalık Kanseri

Pankreas Kanseri

Prostat Kanseri

Renal Hücreli Karsinom

Gırtlak Kanseri

Lenfatik Lösemi

Glioblastom

Karsinom

Diğer Rahatsızlıklar

ALS

Alzaymer

Otizm

Behçet Hastalığı

Çölyak

Kronik Yorgunluk Sendromu

Crest sendromu

Chron Hastalığı

Emfizem

Endometriosis

Fibromiyalji

AIDS

IBS

Multipl Skleroz

Parkinson

PLS

Pemfigoid

Romatoid Artrit

Psoriasis

Skleroderma

Sarkoidoz

SPS

Sistemik Lupus

Transvers Myelit

Ülseratif Kolit

Wegener Hastalığı

Cancer. As of mid-2004, Dr. Bihari reported having treated over 300 patients who had a cancer that had failed to respond to standard treatments. Of that group, some 50%, after four to six months treatment with LDN, began to demonstrate a halt in cancer growth and, of those, over one-third have shown objective signs of tumor shrinkage.
Autoimmune diseases. Within the group of patients who presented with an autoimmune disease (see above list), none have failed to respond to LDN; all have experienced a halt in progression of their illness. In many patients there was a marked remission in signs and symptoms of the disease. The greatest number of patients within the autoimmune group are people with multiple sclerosis, of whom there were some 400 in Dr. Bihari's practice. Less than 1% of these patients has ever experienced a fresh attack of MS while they maintained their regular LDN nightly therapy.
HIV/AIDS. As of September 2003, Dr. Bihari had been treating 350 AIDS patients using LDN in conjunction with accepted AIDS therapies. Over the prior 7 years over 85% of these patients showed no detectable levels of the HIV virus — a much higher success rate than most current AIDS treatments, and with no significant side effects. It is also worth noting that many HIV/AIDS patients have been living symptom-free for years taking only LDN with no other medications.
Central Nervous System disorders. Anecdotal reports continue to be received concerning beneficial effects of LDN on the course of Parkinson’s disease, Alzheimer’s disease, amyotrophic lateral sclerosis (ALS—Lou Gehrig’s disease), and primary lateral sclerosis. Dr. Jaquelyn McCandless has found a very positive effect of LDN, in appropriately reduced dosage and applied as a transdermal cream, in children with autism.

LDN nasıl hazırlanır?

LDN, Naltrexone etken maddesine sahip ilaçlardan elde edilir. Naltrexone etken maddesine sahip ilaçlardan bir kaçına örnek vermek gerekirse, Ethylex 50 Mg, Vivitrol, Dependex, Nemeksin, ReVia sayılabilir. Bu ilaçların ticari sunuluş dozajına bakıldığında genelde 50mg ile 100mg dozlarında olduğu, görülür. LDN yöntemi için gerekli olansa, sadece 4,5 mg Naltrexone maddesidir ki, bunu 50 mg’lık bir tabletten elde etmek çok kolay olmayacaktır. Bölme işlemi için çok hassas teraziden, belli büyüklükte etken madde alabilen kapsüllere kadar değişik yöntemler bulunmaktadır. 3mg ya da 4.5mg’ı ölçerek kapsül içine yerleştirmek en etkili yöntem olsa da, ölçülü sıvı içerisinde tableti çözerek uygulanan yöntem en basitidir. Aşağıdaki videoda kısaca anlatıldığı gibi, ölçülü bir şırınga ile 50mg’lık tableti, 50 ml suya atarak, çözülmesi için bir kenara bırakın (genelde buz dolabı). Yaklaşık 2 saat sonra, 50 ml’de, 50 mg tablet çözülecek ve 4.5ml şırıngayla çekildiğinde, içerisinde 4.5mg Naltrexone etken maddesi olacaktır. Bu çözeltiyi yatmadan önce olabildiğince ağızda dağılmadan yutmanız durumunda LDN yöntemini uygulamış olacaksınız.

LDN hazırlanması, ilacın bulunması ve destek için barsakforum.com sitesinden Ercan Zorlu bey ile irtibata geçilebilir. LDN kullanan ve konuya hakim bir arkadaşımız.

Not: Dr. Berkson, LDN ile Alpha Lipoic Acid’i birlikte kullanarak bir çok kanser hastasını iyileştirmiştir. Kanser tedavisinde kullanacak olanlar, aşağıdaki linklerden Dr. Berkson’u takip ederek, Alpha Lipoic Acid’i de tedavide kullanmalarında fayda var (eczanelerde satılan Thioctacid 600, Alpha Lipoic Acid etken maddesini kullanmaktadır. ALA, Ayrıca gıda takviyesi olarak, farklı firmalar tarafından satılmaktadır. Ayrıntılı bilgiyi ileride eklemeye çalışacağım…)

LDN ile ilgili daha ayrıntılı bilgi nereden alabiliriz?

http://www.lowdosenaltrexone.org/

http://www.ldnaware.org/

http://www.ldnscience.org

Hastalar ve düşünceleri sayfası

http://www.ldnscience.org/users-stories/low-dose-naltrexone-ldn

LDN Türkiye Facebook sayfası

http://www.facebook.com/groups/256049790729/

LDN ile ilgili e-kitap (ingilizce, röportajlar, görüşler vs.)

http://honestmedicine.typepad.com/ebook-Jan%207%2010–The%20Faces%20of%20Low%20Dose%20Naltrexone.pdf

LDN’ye dikkati çeken Dr. Bernard Bihari ile gerçekleştirilmiş bir röportaj

http://www.youtube.com/watch?v=x54Jccr8GT8

LDN ve Alpha Lipoic Acid kullanarak birçok hastayı iyileştiren Dr. Burton Berkson Röportajı

http://www.anticancer.org.uk/2011/10/q-with-dr-burt-berkson-low-dose.html

Dr. Burton Berkson’un Aralık 2011′de ödül aldığı bir organizasyonun videosu (farklı vakalar ve sonuçlarını gösteriyor. İlgi çekici…Pankreas kanseri hastalarının CT’leri vs. bilgileride gösteriliyor)

http://www.youtube.com/watch?v=85mCtZoGUuY

Kanser için Şu sayfada ek destek için bakılabilir..

http://devtome.org/wiki/index.php?title=Cancer_Home_Treatment

Türkiyeden Chrone hastalığı için LDN kullanan bir arkadaşın deneyim ve açıklamaları

http://www.barsakforum.com/naltrexone-tedavisi-crohn-da-vt58.html

Alfa Lipoic Acid’in kansere karşı etkisi (Alpha Lipoic Acid, oldukça önemli…Muhakkak araştırın)

http://www.nicoledelepine.fr/nicoledelepine-tolerance-of-oral-lipoid-acid-and-hydroxycitrate-combination-in-cancer-160.html#.T7YrosXQA3g

———-

Not : Kanser tedavisinde, alternatifler üzerine Suzanne Somers’ın Knockout adlı kitabında, bir çok doktorla yapılan röportajlar yer alıyormuş…İlgilenenlerin bakmasında fayda var.

———

C Vitamini ile Sağlık

C vitaminin önemi ilk olarak 16.yy da bir çok denizcinin iskorbüt (scurvy) hastalığından ölmesiyle anlaşıldı. James Lind hasta denizcilere portakal, limon vererek iyileşmelerini sağladı. Fikirleri ve hipotezleri doğru olmasada, daha sonra c vitamini olarak adlandırılacak, vitaminin önemini ortaya çıkaran ilk kişi oldu. 1930 yılına gelindiğinde birbirinden bağımsız ve habersiz iki bilim adamı, c vitamini sentezleyip bulgularını yayımladılar. 1933 yılında labaratuar ortamında c vitamini sentezlenmeye başladı. C vitaminin önemi ve faydalarının düşünülenden çok daha fazla olduğunu oratya koyan 2 Nobel ödüllü Dr. Linus Pauling, günde alınacak 10gram c vitaminin kanser’e karşı vücudu koruyacağını, aynı zamanda zarar görmüş damarları iyileştirip, damar plaklarını ortadan kaldıracağını açıklamıştı. Bugün c vitaminin hem kansere karşı etkili olduğu düşünülüyor, hem de daha yüksek dozlarda uygulanabiliyor.

Araştırmalar, kandaki c vitamini miktarının artması durumunda, kurşun ve zararlı madde oranının düştügünü gösteriyor. Yüksek doz c vitamini alındığında kısa bir süre için kandaki c vitamini oranı yükseliyor, ama yaklaşık 2-3 saat sonra bu oran yarılanıyor. Bu nedenle gün içerisinde kısa aralıklarla c vitamini alınması önerilmektedir.

Birçok hayvan C vitamini sentezleyebildiği halde, insan vücudunun böyle bir özelliği yok. Vitamini genelde taze meyva ve sebzelerden alıyoruz. Sıcak c vitaminini yok etmekte ve insanlar yiyecekleri pişirerek c vitamininden mahrum kalmaktadır. İnsan vücudu c vitamini üretemez ve yüksek dozdaki c vitaminini meyva ve sebze disindaki kaynaklardan desteklememiz gerekir.

Özellikle kanser tedavisinde damar içi enjeksiyon tercih edilmekle birlikte, ağız yoluyla alınmasına rağmen emilimi bazı durumlarda enjeksiyondan daha fazla olan lypho spheric c vitamini tercih edilmektedir. Kişisel olarak şimdilik ev ortamında daha kolay verilmesi nedeniyle lypho spheric c tercih ediyorum. Bunun dışında tablet olarak ve ascorbic asit tozu olarak farklı firmalar tarafından pazarlanana C vitamini ürünleri bulabilirsiniz.

C Vitamini Kanser Hücrelerini Nasıl Yok Ediyor?

Bu konuda oldukça açıklayıcı bir yazıyı aşağıdaki sayfada bulabilirsiniz…

http://www.orthomolecular.org/library/ivccancerpt.shtml

Yukardaki sayfadan kısaca açıklamak gerekirse… Onkologların, hastalarında Kanser hücrelerinin yayılımını görmek için istedikleri en yaygın film (tarama yöntemi) PET olarak adlandırılıyor. Bu filmin çekilmesinde, radyoaktif olarak işaretlenmiş glukoz kullanılıyor. Çünkü kanser hücreleri glukozu çok seviyor. C vitaminiyse, molekül yapısı olarak Glukoz’a oldukça benzer (yukarıdaki şemaya bakınız). Hayvanlarda, c vitamini 4 aşamada, glukoz’dan üretiyorlar (yani benzemeside doğla). Kanser hücreleri muhtemelen, Glukoz’a çok benzediği için ya da Antioksidan özelliğinden dolayı C Vitaminini hücre içine alır. Çok yüksek konsantrasyonda C vitami demir ve bakırla etkileşime girerek, Hidrojen Peroksit oluşturur. Oluşan bu Hidrojen Peroksit’i sağlıklı hücreler nötralize edebilirken, kanserli hücreler edemez ve yok olurlar.

Burada en önemli konu, C vitamini dozunun yüksek olmasıdır. Düşük dozdaki C Vitamini, kanser hücrelerine yardım ederek, kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemlerle, kanserli hücrelerin tahribini engelleyici rol üstlenmektedir. Bu nedenle eğer kanser hastalığını tedavi etmesi için C Vitamini kullanmayı düşünüyorsanız, mutlaka yüksek dozda uygulamalı ve bu dozu, kanda konsantrasyonu çok yüksek seviylere ulaşmasını sağlayan, damar içine enjekte ya da ağız yoluyla lypho-spheric olarak adlandırılan yöntemle hazırlanmış, c vitamini ürünü kullanmalısınız.

C vitamini dozu

C vitamini dozunu ayarlamak kişinin vucut yapisi ve rahatsızlık türüne göre değişkenlik göstermektedir. Bunun yani sıra hastaların c vitaminine verdikleri tepki ve kaldırma oranına göre, kişiye özel doz belirlenmesi gerekmektedir. C vitamininin kanser hücrelerini tahrip edebilmesi için kan seviyesinin 1000 µmol/L’nin üzerinde olması gerekir.

C vitaminin babası olarak adlandırılan Linus Pauling günde 2 defa, 9000mg c vitamini alırken, Dr. Robert F. Cathcart mega dose miktarı olarak 350 mg/kilo ya kadar verilebilecegini iddia etmektedir. Aşağıda konuyla ilgili bir video yer alıyor…Kişiye özel Bowel tolerance olarak adlandırılan miktarın bulunmasına ilişkin linklerde C vitamini bölümü sonunda verilecektir.

Genel konsensus olarak günde en az 2000mg-3000mg alınması öneriliyor. 50mg/kilo optimal bir miktar olarak görülmektedir. 60 mg/kilo baslangic, 90 mg/kilo da ise yaradığınin açıkça görüldüğü iddia ediliyor. Bazılarıysa 100mg/kilo ile başlayarak alınan tepkiye göre azaltma yolunu uygun görüyorlar. Yani 70 kg ağırlığındaki birinin günde en az 50mg/kilo * 70 = 3500 mg alması onerilmektedir. Bu miktarı alırken, 3-4 saatte bir en az 500mg en fazla 2000mg alınarak toplam gündelik doza ulaşılmalıdır.

Hemen aklınıza yediğimiz sebze ve meyvalarda c vitamini miktarı ne kadar?sorusu geliyor olmalı. Orta büyüklükte portakal ve kiwi’de 70 mg c vitamini bulunmaktadır. Yeşil biber, domates, çilek, Brüksel lahanası yine c vitamini yönünden zengindir.

Karaciğer hastalarında günlük 2000 mg’in üzerinde c vitamini, hasta karaciğerde Demir yüklemesine sebep olur ve zarar verebilir. Günlük 500mg-2000mg arası alınmalıdır.

C Vitaminin Oral ve damar yoluyla alınması hakkında bilgi

C vitaminin kanser tedavisinde kullanılabilmesi için kesinlikle damar yoluyla ya da lyphospheric olarak adlandırılan özel bir yöntemle hazırlanmış C vitamini verilmesi gerekmektedir. Kanser hücrelerinin ölmesi için plazma konsantrasyonunun 1000 µmol/L ‘ye ulaşması gerekir. Damar yoluyla C vitamini verilmesi durumunda ise 15000 µmol/L ‘ye kadar konsantrasyonun ulaşması mümkün. Aynı miktar C vitamini ağız yoluyla verildiğinde, damar yoluyla, ulaşılan plazma seviyesinin 25′te birine ancak ulaşılabiliyor (damar yoluyla 25 kat daha yüksek plazma seviyesi). Bu mayo kliniklerinin C vitaminin kansere etkisiyle ilgili araştırmasının başarısız olmasının sebeplerinden de biri. Mayo klinikleri ağız yoluyla alınan c vitamininin etkisini araştırmış olmasına ve etkisi olmadığını tespit etmesine rağmen, C Vitaminin etkili olduğunu iddia eden bilim adamları, hep damar yoluyla hastalarını tedavi etmekteler…

Ağız yoluyla sebze ve meyvalardan alınan C vitaminine gelince, günde 5-9 öğün C vitamini zengini meyva alınması durumunda plazma konsantrasyonu en fazla 220 µmol/L ‘ye ulaşırken, ortalama 80 µmol/L civarında kalıyor. C vitamini açısından istenilen seviyeye ulaşılmasa da c vitamini zengini meyva ve sebzeleri diğer faydalarından dolayı tavsiye ediyorlar.

Cameron, Campbell ve Pauling terminal seviyesindeki kanser hastalarına 10 gün boyunca, damardan 10g c vitamini vererek, 150 ile 300 gün daha fazla yaşamalarını ve acılarının (ağrı) daha az olmasını sağlamışlar. Aşağıda sonuç bölümünden bir notu ve çalışmanın yer aldığı dökümana ulaşabilirsiniz.

There is little doubt, in our opinion, that treatment with ascorbate in amounts of 10 g/day or more is of real value in extending the life of patients with advanced cancer. Moreover, as has been pointed out before (2), the quality of life of the patients is improved by the administration of ascorbate. Also, we continue to believe that the addition of ascorbate to treatment regimens at an earlier stage might well have a much greater effect, increasing the average survival time by several years. Kaynak : http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC336151/pdf/pnas00668-0476.pdf

Bir başka araştırma… Intravenously administered vitamin C as cancer therapy:three cases

Sadece C vitamini değil, diğer vitamin ve besin desteklerininde kanser hastalarının daha iyi yaşam kalitesine ulaşmasını sağladığıyla ilgili değişik makaleler var. Vitamins Can Kill Cancer kitabına bir göz atmanızı tavsiye ederim. Başka bir başlıkta ele aldığım Curcumin, Selenium, B-Complex ve özellikle Alpha Lipoic Acid’in kanser tedavisinde kullanımıyla ilgili yüzlerce makale bulmanız mümkün.

Konuyla ilgili bir kaç Türkçe yazı…

http://www.canfezasezgin.com/Home/Icerik/Yüksek%20Doz%20C%20Vitamini%20ve%20Metronomik%20Kanser%20Tedavisi

http://www.beslenmebulteni.com/bes/file/kansercvit.doc

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler/tip/s-490-19.pdf

http://www.beslenmedestegi.com/vitaminler/c-vitamini-kanser

Aşağıdaki videolarda ölüme terk edilen hastaların, yüksek doz C vitamini ile hayata dönüşü anlatılıyor.

Every Cancer Can be Cured in Weeks explains Dr. Leonard Coldwell

Tumeric (Zerdeçal) Kanser ve birçok Hastalıkta etkisi

Araştırmalarım sırasında Hindistan (asya) kökenli Zerdeçal’ın (Turmeric) kanserde etkili olduğuyla ilgili bir çok bilgiye rastladım. Araştırmakta fayda var.. Bu konuda henüz çok bilgi toplayamadım. Ama muhakkak araştırmalısınız.

http://www.btsurvivor.com/bb/viewtopic.php?t=2047
 
The Cancer-Fighting Spice So Potent – It Even Beat Brain Tumors in Mice…
http://www.cancer.org/Treatment/TreatmentsandSideEffects/ComplementaryandAlternativeMedicine/HerbsVitaminsandMinerals/turmerichttp://www.umm.edu/altmed/articles/turmeric-000277.htm

http://news.bbc.co.uk/2/hi/8328377.stm

 
 
 

 

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.